13 Şubat 2012 Pazartesi

Extremefishing

Merhaba balık dostları;


24 haziran sabahı, dalıa önceden Extremefishing grubunun planladığı avm heyecanı ile güne başladım. Daha en yeni üyesi olmama rağmen, grup üyelerinin arasında kendimi yıllarca birlikteymişçesi-ne rahat hissetmemden olsa gerek, Cuma günü akşamım iple çektim. Yıllardır av konusunda olduğu gibi, her konuda da beni hiçbir şekilde yalnız bırakmayan kadım dostum Mustafa TURHAL (Mustafa hoca) ile akşam iş çıkışı buluştuk. Hemen hazırlıklar yapıldı, araca kamp ve av düzeneklerimiz yüklendi ve sabırsız bir şekilde Bahattin ÇİNAN arkadaşımızın çiğköfte dükkanını kapatmasını bekledik. Malum ağızdan söz çıkmış birlikte gideceğiz diye, beklemek ızdırap oldu. Bekledik ama, grup öncülerinden Hakan BAŞAR, Hasarı VURAL, Tuncer ÜNAL, Umut DEMİR, Semih KERİMOĞLU, Coşkun BOZALAN gibi isimlerin orada olduğu ve kamp düzenlerini aldığı bilgisi de gelince, heyecan iyice tavan yaptı. Bu insanlar ile av yapmak hayatınızın en özel anlarını yaşamanız anlamına geliyor. Dostluk, kardeşlik, yardımseverlik ve benim için en önemlisi olan doğaya ve avlak/ava olan saygıyı hat safhada yaşayacaksınız demek oluyor.
Avlağa ulaştığımızda saat 02:30 sularıydı ve herkes çadırlarını kurmuş, ateş yakılmış, botlar hazırlanmış ve çay demlenmişti. Güzel bir çay molası ve samimi tanışma/kayııaşma faslından sonra bizde botumuzu şişirdik. Artık hazırdık ve botta Bahattin ÇİNAN, Mustafa Hocam ve ben olacaktık. Diğer arkadaşlarla birlikte toplam 8 bot artık suya girmişti. Herkes birbirine RASTOELE dedikten sonra koylara ayrılmaya başladık. Bahattin arkadaşımızın Mustafa hocam ve benim avdan daha fazla zevk alma uğraşından dolayı, artık özel bir tekne kaptanımız vardı. Mustafa hocam ile başladık avlağı
taramaya, ama ne gayret, ama ne azim. İlk vuruş geldiğinde kalbim yerinden çıkacak gibi olmuştu, çünkü tam bir yddır tıtma avına çıkmam nasip olmamış-tı ve gerçekten çok özlemiştim. Hemen Bahattin’e kepçeyi hazırlamasını rica ettim. O kalomadan gelen ses hücrelerime kadar işlemiş olacak ki, yeryüzü ile bağlantım kalmamış gibi ava odaklanmıştım. Ben asılıyorum, turna bana karşı geliyor, ben biraz bırakıyorum, balık su üstü yapıyor. Derken balığı bota iyice yanaştırdım ve Bahattin’in usta bir manevrasıyla kepçeye aldık. 65-70 cm boylarında bir turna. Allah’ım bu nasıl güzel bir hayvan, ama kaşığı boğazına kadar ısırmış. Balığa fazla zarar vermeme adına, uzun uğraşlar sonunda boğazından kaşığı çıkardık. Hadi dedik DEVA M.1 Birkaç atış daha yapmıştım ki, Işılamadan gelen o dayanılmaz ses tekrar kulaklarımızda inledi. Botta neredeyse kimse nefes almıyordu. Balık muhteşem bir mücadele veriyordu.
Önce bir tasmalama yaptım, ardından birazcık kala-mayı gevşettim, çünkü bir önceki balık yemin tamamını yuttuğu için sert bir -iki darbeden sonra teslim olmuştu. Halbuki bu öyle değildi, kaşığa yandan saldırmış ve tam yutmamıştı. Bu da muhteşem bir aksiyon vermesine neden olmuştu. Balığı biraz çektiğimde su üstü yaptı ve bir metre civarında sudan atladı, daha sonra da direkt dip yaptı. Ama artık çok yorulmuştu ve beni de heyecandan çıldırtmıştı. Yine Bahattin’den profesyonel bir hareketle, bu yakışıklı da artık bottaydı. Artık hava ısınmış ve kamp alanına dönme vakti gel-mişti, zira diğer üstatlar çadırlarını kurmuşlar, ama biz geç katıldığımız için çadır işi ile uğraşamamıştık. Çadır kurma işinde ve kampçılıkta Mustafa hocamın üzerine tanımam; ki yine bize iş bırakmadan hemen kamp düze-neğımizi kurdu. Bir bardak çayın ardından, ağacın altında takribi yapılan 40 dakikalık uyku da, 2 yıldır tatil yapmayan bendeniz için muhteşem bir zevk olmuştu. Akşam kurulan yemek sofrası Haşan abinin acılı saç kavurması da dillere destan anılardandı. Hele ki Semih’in klarnet seremonisi günü unutulmaz yapmıştı. Sabahın ilk ışıklarında, her şeye rağmen yapabildiğim Türk kahvesi de, diğer avcı dostlarımın ağzında 40 yıllık bir hatır bıraktı sanırım. Bu ekiple 40 yıllık dostluklara

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder